Sezai Karakoç Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen basın açıklamasında konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, “Yaşamı ve barışı savunuyoruz” vurgusuyla, süregelen çatışmalı sürecin toplumsal ve siyasal etkilerine dikkat çekti.

Başkan Ülgen, 40 yılı aşkın süredir çözüm bulunamayan Kürt sorununun, on binlerce insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine neden olduğunu belirtti. Yaşanan sürecin, sadece insanları değil, doğayı ve tüm canlıları da hedef aldığını vurgulayan Ülgen, milliyetçi ve şoven söylemlerin temel hak taleplerini baskıladığını dile getirdi.

Açıklamasında, barış arayışlarının yıllardır cezalandırıldığını söyleyen Ülgen, şunları kaydetti:

“Toplumsal değerler, inançlar, vatan ve millet gibi ideolojik olarak kutsallaştırılan kavramlar, barış arayışının karşısına birer savaş aracı olarak çıkarılmıştır. Bu savaş aygıtı; ölüm, yıkım, adaletsizlik ve yoksulluk dışında halklara hiçbir şey getirmemiştir.”

Sürece dair siyasi gelişmelere de değinen Ülgen, "1 Ekim 2024’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti milletvekilleriyle tokalaştı, daha sonra gelen açıklamalar ve Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısıyla süreç ivme kazandı, 10 Temmuz’da Öcalan’ın görüntülü mesajı ve 11 Temmuz’da Süleymaniye’de 30 kişilik PKK üyesinin silah bırakmasıyla barış umudu tarihsel bir eşiğe ulaştı" dedi.

Dr. Ülgen, geçmişteki başarısız çözüm girişimlerinden ders çıkarılması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Kazanma, kaybetme, zafer ve teslimiyet kavramlarıyla toplumsal barış inşa edilemez. Milliyetçi ve şoven dil bu sorunu çözmedi, çözemez. Medya ve siyaset kurumlarının bu dilden uzak durması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Sürecin; halkların eşitliği ve özgürlüğünü esas alarak, samimiyetle ve siyasal kaygılardan uzak bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.”

Tüm taraflara demokratik bir toplumun inşası için acil adımlar atılması gerektiği çağrısında bulunan Ülgen, sözlerini şöyle tamamladı:

“Barış sadece silahların susması değildir. Toplumsal iyileşme, hakikatin açığa çıkması, adaletin tesis edilmesi ve halkların bir arada onurlu, eşit ve özgür bir yaşam sürmesiyle mümkündür. İktidar, muhalefet, demokratik kitle örgütleri ve kamuoyuna çağrımızdır: Siyasi ve hasta mahpuslar, kayyım uygulamaları, KHK’ler, anadilinde kamu hizmetine erişim gibi alanlarda hızla adımlar atılmalı; anayasa süreci toplumun tüm bileşenlerinin katılımıyla başlatılmalı; ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalıdır. Süreç heba edilmeden, samimiyetle yürütülmelidir.”